23 Eylül 2010 Perşembe

düşEŞ


Beğendiğiniz bedenlere, hayalinizdeki ruhları koyup, bunu aşk sanıyorsunuz. Demiş ya WS iyi demiş güzel demiş. Beğenmediğim bedene hayalimdeki ruhu versem ne kadar faydalı olacak o zaman benim ruhumda bir parça tatminsizlik kalacak aklımda ruhsuz bedenler dans edecek. Bu böyleyken WS'ye de hak vermemek yanılmak olur ki bu ne yaman bir çelişkidir..?
Ben ne bedenden ne de ruhtan diyorum. Bir zamanlar bedenden vazgeçtim, ruhu benim hayallerime denk olsun dedim baktım gördüm meğerse ruhu aramak daha saçma sapanmış. Meğerse ruh gerçekten de fazlasıyla soyutmuş, yanıltıcıymış. Bedene bakarken yanılma şansı az olur. Bir ihtimal, makyaj ya da kıyafet güzelidir o beden ama muhakkak bir güzelliği vardır, saklı kalacak bir parçaları elbet kalacaktır. Ruhu buldum dediğim ana gidip neye göre buldun lan dürzü diyesim var. Görmeden, dokunmadan, duymadan, tatmadan ve koklamadan BU LA MAZ SIN. Demek ki neymiş, güzel olmakmış öncelik, ha derseniz ruh denk düşse ne olur?

DÜŞ-EŞ'im gelmiş olur.

19 Eylül 2010 Pazar

Deaths of TT


Ben ilk öldüğümde 19 yaşımın sonundaydım. İlk dirilişim sanmıştım ama ölüme ilk adımım olduğunu yıl geçtikten sonra anladım.

Ben ilk öldüğümde birisini tanıyıp dahilime alıp, başkasını ise haricime çıkartmaya hazırlanmıştım.

Ben ilk öldüğümde yaşıtlarımın çoğunun ilk yaşadığı anlardaydım.

Ben ikinci ölümümde dahilime aldığım, beni haricine itti. İkincisinde, üçüncüsünde ve dördüncüsünde olduğu gibi.

Ben ikinci ölümümde meğerse hayat burda başlıyor dememişim ki, üçe ve dörde kucak açmışım.

Ben beşinci ölümümde yine harice itildim, son ölümüm bu oldu.

Ben son ölümümün üçüncü gününde farkettim ki, meğerse bu benim yeni dirilişim olmuş.

Ben altıncı hayatımı yaşıyorum, dirildim, dirilişin tadını çkartıp, her ölüm yeni bir hayatmış diyorum.

Ben altıncı hayatımı yaşıyorum ve her son yeni bir başlangıç lafının ne demek olduğunu yeni anlıyorum.

18 Eylül 2010 Cumartesi

methiye

gel alkolün çocuğu olalım
bir LIQUEUR'un iki yarısı belki
mutluluk bir bardağa BACARDI unutma
sana bana kalmaz da dünya ama JACK hep burada..!



16 Eylül 2010 Perşembe

HH


Kimi heralde sever birini




Kimi ise "her halde" sever birisini

9 Eylül 2010 Perşembe

İstemek..(.)!!(!)

05.09.2010
İstemeye utandıklarım oldu bu güne kadar, istemeye utanıp geri durduğum, durduğuma yandığım, yandığıma hayıflandığım.

İstemeye utandıklarımı kimi zaman isteyememiş olsam da zaten benim sandım. Elimi uzattığımda tutarım cebime, yanıma, aklıma kalbime koyarım sandım.

İstemeye utandıklarım oldu, ben isteyemesem bile o beni ister sandım, sandım da onun da beni istemeye utanmış olabileceği ihtimalini hiç düşünemedim.

İstemeye utandıklarım oldu, acaba şimdi tepine tepine istesem işe yarar mı diye düşündüğüm.

İstemeye utandıklarımı acı ama gerçek şekilde biliyorum ki ne kadar bağıra bağıra istesem de şu an elde edemeyecem.

İstemeye utandıklarım oldu hala daha da istediğimi dile getirmeye ya da parmaklarıma getirmeye utandığım.

İstemeye utandıklarıma söylemek istediklerim oldu, oluyor, olacak - acı ama gerçek söyleyemiyorum sanırım söyleyemeyecem.

İstemeye utandıklarım oldu, beni istese olduğum yerden kalkıp yalın ayak koşarak gideceğim.

İstemeye utandıklarım oldu, çok çaba sarfettiğimi sandığım ama hiç çaba sarfetmemiş olabileceğim.

İstemeye utandıklarım oldu, benim sanırken olmadığını gördüğüm, ardından şarapları yetiremeyip sabahları olduramadığım.

İstemeye utandıklarım oldu, durup düşününce meğerse <"ŞARTLAR ! EL ! VERMEMİŞ !">

İstemeye utandığım; gel dinlen yanımda, saklan arkamda. Sarar severim de seni hem istersen.

KADIN mı?

02.09.2010
Şöyle kendi gibi olsun, öncekiler gibi değil "Farklı" mı dersiniz.. hıh ondan işte. Biraz da ufak tefek olsun "Minyon" mu dersiniz.. hıh ondan işte. Esmer olmasın sarışın hiç değil, yazın esmer göreyim, kışın açılsın, betimlemesi olmasın her baktığımda şu da olabilirmiş diyim. "Gül"sün. Gülsün ki gül'müş gibi üzerine titreyim. Çok hafif bir aksan bozukluğu olsun belki de belli belirsiz bir şive. Şirin olmayı becerdiği anda elinde kadınlık kozunun olduğunu da hissettirsin. Beni bilsin erkek olduğumu, bunun ne olduğunu bilsin içi de rahat olsun ben onun kadın, kadınım olduğunu unutmam. Elleri ayakları bile farklı olsun kendince güzel olsun.
Belli başlı kusurları olsun çok göze batmayan, belki de belli belirsiz bir yara izi. Yaramaz döneminden kalan bir kusur, çilleri olsun, belki de küçük bir cerrahi iz. Konuşsun, konuşmayı sevsin. Bana yapma dedirtmesin. Belki bir enstrüman çalabilir o zaman çok başka olur, ya da dans etsin, iyi dans edemese bile dans etmeyi sevsin. Sevmese bile benimle dans etmeyi sevsin. Sesi güzel olsun mu? Olursa iyi olabilir ancak olmasa da bana şarkı söylesin, benim kötü sesimle yerine göre dalga geçerken yeri gelince de ne yaptığımın, eğlendiğimin farkına varsın bozmasın neşemi. Güzel koksun, sabun kokmayı sevsin, evet evet sabun koksun. Dudaklarını benden hiç esirgemesin belki de en önemlisi, beni öpsün. Sarılmamı sevsin. Beni çok pohpohlamasın ama bir de bana beni sevdiğini söylesin. Şöyle şıkır şıkır olsun, şık olsun, şıklığı bilsin ama şatafata kaymasın, dup duru güzel olsun. Çok fazla ortak noktamız da olmasın. Birbirimizin faklılıklarını tanıyalım. Mesela aynı takımı bile tutmayalım ya da hayat görüşlerimiz de farklı olsun belki eğlence anlayışlarımız da, hatta müzik zevklerimiz bile. Farklı olsun ki birbirimizi boğmadan birbirimizin içine işleyebilelim. Ben onun için onun sevdiğini seveyim ki o biraz daha ben olsun. Makyajından da geri kalmasın, ama demin de dedim ya şatafata kaymasın. Son mu? Dedim ya dudaklarını kullansın benim üzerimde, benden hiç esirgemesin. Beni öpsün..!
Ben o zaman öyle bir severim ki... Hem de nasıl severim...

Kısa His "AYLNASLM"


31.08.2010
Erkek çok yakışıklıydı, beyaz ten yeşil gözler, keskin bakışlar ve güçlü bir duruş. Erkek çok iyiydi, bir kadın daha ne ister her şeyi ister, hepsini ister, dahasını ister, olanı alır, olmayanı da ister. Kadın çok zekiydi, parlak sivri dişler, minik sıcak bir gülümseme, içe işleyen bir ses tonu. Ne kadar iyisin seninle güvendeyim, seninle çok eğleniyorum, kabul olalım beraber, her şeyim senin olsun ismimi resmimi al artık senin de her şeyin benim ve senin her şeyin benim. Kadın aç gözlüydü tatlı gülümsemeler, uzun sohbetler beni al al al, al beni al senin de her şeyin benim ve senin her şeyin benim! Erkek tuhaf derecede bembeyazdı, boş bir sayfa kadar temiz boş bir sayfa kadar beyaz ama boş bir sayfa kadar da boş ve en sonunda vakti gelince derler ki...

-Açtır gözümüz, böyledir bu işler, sana iyi günler.

-Bire ikiye değil hepinize..!

LAV

30.08.2010
Slim Fit bir aşk bul kendine, tam olsun sana aşk, şık ol..! Yakışanı bul, yakışanı yap eminim çok yakışacak. Ben, ne mi yapıyorum? Ben aşık olacaktım da, şartlar el vermedi. Zaman uydu yer uymadı, yer uydu zaman uymadı, hepsini ben uydurayım dedim ikinci tekil şahsım uymadı... Vel hasıl, şartlar el vermedi.
İmkan ve şeraitin bu kadar namusait bir mahiyete tezahür ettiği bir anda bile, dinle duymaya gayret et bak, kendisini ısıtacak bir gerçek arıyor düşlerim. Düşlerimde son zamanlarda hep bir cümle dökülüyor önüme, "ya şartları sen zorlasaydın..!"
Acaba şartları ben zorlasaydım zamanı yakalay
ıp, mekanı ütopyamda kursaydım ısınır mıydı sence düşlerim?
Isınırdı ısınırdı, "<---
love"---> evrensel aşk.! Türkçe okunuşu nedir? "<LAV>". Madem AŞK LAV'dan ibaret ısınırdı be elbet ne dersin? Yuvarlak bir dünyada dik durmaya çalışıyorum arada gücüm tükeniyor sanırım ortalık soğuyor, LAV'ınla ısıtsan beni bu yuvarlak dünyada senle ben olsak da dimdik dursak. O zaman LAV görse insanoğlu, tüm herkesi ısıtanından AŞK'a özendireninden bir de.
Ah., gerçi boş ver sen bunları, ben de vereyim. Şartlar el vermemişti dimi? Sen el versen şartlar da el verir ama dedim ya bir kere şartlar el vermedi dimi?
-Juliet, geç mi kaldım ?
- ".... ... ..... ........"
-Juliet anılarımızı kes yapıştır yapmayı denesek telafisi olmaz mı?
- "..."
-Şartlardan nefret ediyorum Juliet, format bile çekerim istersen ghost alıp temiz bellek kurarım.
- "... (: ..."
-Az daha bekleyecem Juliet, Stand By moda geçiyorum. Gelirsen power tuşuna bas.
- "... :S (: ..."