9 Ağustos 2010 Pazartesi

YAŞA YAŞAYABİLDİĞiNCE

Yaşamak istediğin ve isteyeceğin ne varsa yaşamadan gitme kimseden kimseye, ne kendine sıkıntı olsun yaşamadığın yarımlar, ne de yeni durağında huzursuz sendromlara yeni kapılar açsın.

Aklında, kalbinde, elinde, avucunda, dilinde, dudağında yarım kalan bir şey olmasın. Mesela bana gelen de öyle bir gelsin ki; artık, şu olsaydı ne olurdu demesin. Tüketsin kendini, enerjisini ve dış hevesini.

Ben de öyle yapacam, acaba demeyecem, yapsa mıydım'ım olmayacak.

O kadar sabırlı olmalı ki insan bir o kadar da bilinçli, en sonum burası dediğinde ardında yarım hiç bir şey kalmamış olmalı. Kendi hevesini körelteceksinki benim heyecanımı törpülemeyeceksin derim bundan sonra sonum diyeceğime.

Konu sadece cinsel boyutta olmamalı okunduğunda anlaşılan. En çok istediğine, gitmeyecem kalacam dediğine ulaştığında "+,-" sonsuz düzleminde artık senin için "ha buraya gelmeden şunu da görseydim bilseydim" denmemeli.

O raddeye varınca insan, en arzuladığına ulaşınca Adem ya da Havva soyu artık tüm isteklerini aynı düşey eksende kesiştirmeli. Yatay da olmaz, monoton eder hayatı yataylık. Düşey de düşmeli birbirine ki çıkış olsun yol boyunca.

Ders alsam yazdıklarımdan, sana söylediklerimden insanoğlu, sana dair kurduğum teselli ve telkin cümlelerinden bir nebze de kendime pay çıkartsam, sana et dediklerimi ben de etsem, yapma dediklerimi ise yapmayabilsem. Bu gün bunları yazmazdım, bu gün ben ben olmazdım da ama. O zaman neymiş yaşamalıymış meğer. Yarım kalmadan hemde. Seni sen yapan gün gelip seni ben, beni ise sen yaptığında işte o yarım kalmayanlardan feyz almış olmayacak mıyız.

İş bu halde,,, her ifadeyle birlikte

"yaşa yaşayabildiğince...!"



Ortala

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder